KURTULUŞ VE
İYİLİKLERE GÜZELLİKLERE ÇAĞRI
HAZIRLAYAN: Selman Gerçeksever
İnsanları hayra çağırmak, iyilikleri işaret etmek ve önermek,
kötülükleri dikkat çekip uyarılarda
bulunmak; sağduyu sâhibi erdemli bilge insanın tavrıdır. Aslında insanın
yüceliğine yaraşan ve ALLAH’ın bizden istediği de bundan başkası değildir(1). Tüm dinsel
öğretilerle, seçkin inisiyatik
bilgilerin temel amacı olan bu durum,
sayısız enkarnasyonlar boyunca; bitkilik ve hayvanlık düzeylerinden
geçip, beşerî düzeye gelmiş bir varlık için gerçek anlamda kurtuluştur. Bu kurtuluş,
en kaba anlamda; maddenin câzibesinden ve toplumsal koşullandırmalardan
özgürleşmektir. Bu kurtuluşun kapsamına giren bireysel olumsuzluklar; kendini
bilme duyarlılığı içinde, yaşam sınavlarından geçerek en aza indirilecek sahte
benlikler(ki bunlar nefsin değişik yüzleridir), kontrol altına alınması ve
yönetilmesi gereken duygusallıklar, olumsuz duygular, özdeşleşmeler, atâlet,
tembellik vb.dir.
Görünen o ki; İnsanları hayra çağırabilecek, iyilikleri işaret edip
onları önerebilecek, kötülükleri işaret edip onlardan uzak durulmasına dikkat
çekebilecek duruma gelmesi için önce kişinin kendisinin belli bir gelişmişlik
düzeyine gelmesi gerekir. İnsanlaşma yönünde ilerlemenin ve bu düzeye ulaşmanın
yolu da kendini tanıma ve bilme duyarlılığı içinde idraklenme ve şuurlanma
cehtini elden bırakmamaktır. Şuurlanmak, idraklenme birikimleri sonunda ortaya
çıkan ve varlıksal gelişimin esâsı olan bir olgudur. Yâni şuurlanmanın alt
yapısını idraklenme cehtinin sürekli kılınması oluşturuyor. İdraklenme cehti
ise, her şeye rağmen; olabildiğince doğru bildiğini uygulamak, yâni içinde
bulunulan bireysel realitenin gereğini yapmak ve o realitenin vicdan basamağına
yükselmektir. Çünkü belli bir realitenin bilgisi vicdan basamağında alınır.
İdraklenme cehti kapsamında birey, kendi yaşam planı gereği pek çok
hallerden(sıkıntılar, mutluluklar vb.)geçerek görgü ve deneyim birikimini
artırır. Varlığın(öz benliğin) öz bilgilerinin(2) hammadesini oluşturan bu değerli birikim(uyku
sırasında) şuurdışına(3)
aktarılır, ölüm dediğimiz geçişten sonra da bunların değerlendirilmeleri ve
muhasebesi yapılarak, en azından bir kısmı varlığın varlıksal ve evrensel
kazanımı olan öz bilgilerine katılır.
Görülüyor ki, bir enkarne varlığın; İnsanları hayra çağırabilecek,
iyilikleri işaret edip onları önerebilecek, kötülükleri işaret edip onlardan
uzak durulmasına dikkat çekebilecek duruma gelmesi; önce idraklenmeyi,
şuurlanmayı ve bunun için tekrar tekrar bedenlenmeyi gerektiren bir insanlaşma
sürecinin sonunda ulaşılan makbul bir düzeydir ve şimdilik bizler için gerçek “kurtuluş”
da bundan başkası değildir.
……………………………………………
(1) Kur’an, Ali İmran 104
(2)”öz bilgiler” için bkz. İLÂHİ
NİZAM ve KÂİNAT, syf. 112 ve devamı
(3)”şuurdışı”
için bkz. İLÂHİ NİZAM ve KÂİNAT,
syf.141 ve devamı