BEŞERİYETİN SALGIN FELÂKETİYLE SINANMASI ve
DEVRE SONU “AYIKLANMALARI”
HAZIRLAYAN: Selman Gerçeksever
“Otomatik gelişim düzeyinin yarı idrakli” varlıklar(1) olarak,
doğuştan başlayarak yaşam bizlere iyi/kötü pek çok alışkanlık kazandırmıştır.
Bunların bir kısmı toplumsal/geleneksel koşullandırmalarla, bir kısmı, aile
içinde bireysel yaşam şeklimizle oluşmuştur. Alışkanlıkları edinene kadar biraz
zorlanırız, bir kısmını da farkında bile olmadan ediniriz; edindikten sonra,
onların kolaylığını ve rahatlığını yaşarız. Hattâ bunlar o kadar doğallaşır ve
benliğimizde kökleşir ki, farkında bile değilizdir. Bu durum gelişim açısından
çok makbul değildir çünkü otomatiktir, statükocudur, yaşama rehâvet ve atâlet
egemen olmuştur, yeni hâletler, yeni deneyimler yaşatmaz bizlere.
Bununla birlikte, kendini bilme duyarlılığı içinde idraklenmenin
gereğini bilen birey; gelişim yönünde
erdemlerin gereğini yerine getirmek, alışkanlılarına rağmen doğru bildiğini
uygulamaya koymak, en az kendi çıkarları kadar başkalarının çıkalarını düşünmek
ve rahatsız edici de olsa, alışkanlıklarına ters düşse de bazı özverili
davranışlarda bulunmak yönünde kendini zorlar ki bu, idraklenme cehtidir ve
şuurlanmaya giden yoldur. Ama böyle bir tutum nefsin hoşuna gitmez çünkü rahatı
kaçmıştır. Kişi, nefsinin gerçekleri gizleyici/örtbas edici ve kötekleyici/engelleyici(ketmedici)
etkisine rağmen gelişim/idraklenme çizgisini izlerse, ruh varlığı olarak,
gelişim açısından, “insanlaşmak” bakımından
doğru yoldadır. Bunu yapamaz da nefsinin saptırmasına/ayartmasına(iğvasına)
yenik düşerse, öz benliğinin ve ona bağlı vazifeli rehber varlıkların yardım ve
rahmetlerinin gereği olarak, zorlu, sıkıntılı hattâ ıstıraplı olaylarla kişi,
irili ufaklı sınanmalar silsilesi içinde doğru yola(gelişim ve idraklenme
yoluna) yönlendirilmeye çalışılır ki, bu; varlık için gerçek kurtuluşa giden en makbul
yol, dolayısıyla ilâhî bir nimettir.
İşte şimdi insanlar (kabaca 2020’nin ilk haftalarından başlayarak)
ve elbette sebep-sonuç yasasına göre önceki edimlerinin olmazsa olmaz bir
sonucu olarak bir virüs salgını ile sınanmaya sokulmuştur, yaşam
şeklimiz ve alışkanlıklarımız büyük ölçüde etkilenmiştir. Yaşam kalitesi,
ekonomi, çalışma koşulları ve sosyalleşme gibi başlıklar açısından bir süre
alıştığımızın çok dışında şeyler gördüğümüz ve göreceğimiz kesin. Otomatik
gelişim düzeyinin yarı idrakli beşeriyeti olarak, Yukarı’nın görüp gözetimi ve
rahman ve rahim etkisi altında başlayan ve sürdürülen bu “anomi”(2) bizlerin biraz
daha idraklenmesi, yeni “kıyas bilgileri”(3) edinmesi
bakımından fırsatlarla doludur.
“Dünya idrakine hitap eden zaman”(“yüzeysel zaman”)(4)
diliminde gelişmeye çalışan enkarneler olarak içinde bulunduğumuz üç buutlu
düalite ortamında zıtlıkları
deneyimleyerek elde ettiğimiz varlıksal kazanç, idrakine vardığımız bilgilerdir. Evrende tüm
olaylar evrensel İlliyet İlkesi’ne göre ortaya çıkar. 2019’un sonlarından beri
beşeriyetin yüz yüze ve mücadele hâlinde bulunduğu Covit 19 salgını da (tarih
içinde bundan öncekiler gibi) İlliyet İlke’sine göre ortaya çıkmıştır. Başka
türlü bir söylemle, beşeriyet, içinde bulunduğumuz devrenin bu zaman-mekân
kesitinde bu tür bir etki ile sarsılırcasına sınanıyorsa; bu, beşeriyetin
geçmişte yapıp ettiklerinin genel bileşkesinin olmazsa olmaz bir sonucudur. “Kıyas
bilgileri” kavramı açısından bakarak düşünmek gerekirse, “içinde
bulunduğumuz anomi, toplumsal ve bireysel düzeyde insanların kıyas bilgilerini
değerlendirme şeklinin sonucudur.” diyebilirz. Dolayısıyla “ALLAH’ın
cezalandırması” değildir, O’nun yasalarının(İlâhî İrade Yasaları’nın)
gereğidir. ALLAH cezalandırmaz, zulmetmez(KUR’AN,
- nisa 40+49+77+147 - en'am 64 - enfâl
51 - tövbe 70 - yunus 44 -
hûd 101 - nahl 33 +119
- hac 60+65 - bakara 57 - ali
imran 108+117+165+182)
Bu durumlarda ve her zaman, dünya gelişim okulunun
zıtlıklarından(faziletlerden ve reziletlerden/musibetlerden)(5) yararlanarak
kıyas bilgi birikimimizi ve dolayısıyla görgü ve deneyim birikimimizi artırmak
idraklenip şuurlanmanın gereğidir. Esâsen dünyada bunun için bulunuyoruz ve çok
değişik şiddetteki olaylarla ve durumlarla da (İlliyet İlkesi kapsamında) bunun
için karşılaşıyoruz. Doğal âfetler de
ve Covit 19 salgını gibi toplumsal felâketler
içinde bolca almakta olduğumuz ektiklere verdiğimiz/vereceğimiz tepkiler büyük
ölçüde genel gelişim düzeyimizle ilgilidir. Dolayısıyla bu tür anomi nitelikli
olaylar kimin ne olduğunu(hangi gelişim düzeyinde olduğunu) göstermesi
bakımından bir tür katalizördür ve “ayıklanma”dır(6). Neyin “ayıklanması”? Devreyi bitirecekler ile bitiremeyeceklerin
ayıklanması, belirginleşmesi. Evrende hiçbir şey nedensiz değildir. İlâhî
düzende her olgu bir ölçüye göredir(Kur’an, Ra'd 8+26+38, Kamer 3+12+49, Sâd
27, Zümer 5, En'am 2, Hicr 19+21+85)
……………………………………………….
(1) İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 3, 50, 58,
60, 77, 101, 135, 180, 197.
(2) anomi :
Ümitsizlik, gayesizlik,
toplumsal düzensizlikten ileri gelen bunalım,
bütün değerlerin tepe taklak olması, çürüyüş,
çöküş...
(3) kıyas bilgileri: a.g.e., syf. 61,122.
(4) a.g.e. 112,205, 209, 231.
(5) faziletler & reziletler : kötülük-iyilik,
özveri-kin, digerkâmlık-hodkâmlık, hoşgörü-kin, mutluluk-mutsuzluk vb. vb.(a.g.e. 163)
(6) SADIKLAR PLANI TEBLİĞLERİ, celse 96,
celse 132(son paragraf).