Sunuş

S U N U Ş

Blog sitemde yayına hazırladığım bu metinler, insanın gerçek doğasını anlamaya ve bunun gereklerini yapmaya yönelik bilgiler içeren telif / tercüme ve derleme şeklinde çalışmalardır. Bunları yayınlamaktan amacım, kendini tanıma titizliği içinde; insanın gerçek doğasının yüceliğini ve bunun önemini benimsemiş siz değerli dostlarımla bu bilgileri paylaşmaktır.

Doğru bildiğini ilgilenenlerle paylaşmak, biliyor olmanın sorumluluğunun gereğidir. Olumlu / olumsuz her türlü eleştiriye açık olan bu çalışmamı, konuyla içtenlikle ilgili olduğuna inandığınız dostlarınıza duyurabilirsiniz. İlginize teşekkür eder, bu vesileyle aramızda oluşacak sağlıklı bir iletişim ile, insanın gerçek doğasına yönelik bilginin yayılmasına hep birlikte hizmet etmeyi umarım.


SELMAN
GERÇEKSEVER

Kasım
2 0 1 0
B u r s a

8 Nisan 2020 Çarşamba

VİRÜS SALGINIYLA GELEN SIRADIŞI OLAYLAR ve ALIŞKANLIKLARIMIZ


VİRÜS SALGINIYLA GELEN SIRADIŞI OLAYLAR ve ALIŞKANLIKLARIMIZ
HAZIRLAYAN: Selman GERÇEKSEVER
Yeterince edeplendirilerek kontrol altına alınmamış nefsin özelliğidir; rahatına ve alışkanlıklara düşkünlük, statükoculuk, endişe ve korku. Böyle bir nefs kendisine yönelik bir sorunla karşılaşınca, sorunun çözüm yolları belli olsa da, gereğinden fazla endişelenerek, yâni durumu abartarak, çözümün büyük ve karmaşık olduğu sanısına( zehabına ) kapılır. Çünkü böyle bir nefsin sâhibi kişi büyük olasılık la duygularını da yeterince kontrol altına alamamıştır. Kolayca duygusallaşır, hattâ duygu karmaşası içinde sağlıklı bir şekilde düşünemez de… Biraz âdep edep bakımından da özürlü ise; kendi çıkarları için başkalarını yok sayabilecek tutum ve girişimlerde bulunabilir, zayıf gördüklerini tahakküm altına almaya çalışır, hiç değilse bunların fırsatını kollar. Böyle bir bencilce girişimin ve hak ihlalinin (evrensel sebep-sonuç yasasına göre) elbette bir karşılığı er ya da geç gelecektir ama bu olumsuz niyet bile kendisine vebal yükler çünkü kişi, niyet ve düşüncelerinden de sorumludur.
İşte, gelişim yolumuz boyunca karşılaştığımız sorunlar; zorluklar ve alışık olmadığımız (daha doğrusu egomuzun alışık olmadığı) koşullara verdiğimiz/vereceğimiz tepkiler bize gelişmişlik düzeyimizin durumu hakkında bir fikir verebilir. Kendini tanıma, duygularını kontrol altında tutma ve nefsini terbiye etme duyarlılığı içinde olan bireyler için; sıra dışı koşullar, zorluklar ve değişik sorunlar gelişim ve “insanlaşma” yönünde değerlendirilebilecek “nimet” niteliğinde fırsatlardır. Her şey gelişim için birer vesile ve araç olduğuna göre; sıra dışı durumlar, sıkıntılar, rahatsızlıklar ve hattâ çekilen ıstıraplar Yukarı’nın(öz benliğimizin ve onun aracılığıyla sonsuz yüceliklerin) bizlere sunduğu “nimetler”dir, sınavlardır ve sınanmalardır. Enkarne durumda, “otomatik gelişim düzyinin yarı idrakli”(*) varlık, özbenlğinin ve onun bağlı olduğu planın rahmeti yardımları olmadan başarlı olmak bir yana, “canlı” olarak bile kalamaz. Daha teknik bir söylemle, ömür boyunca içine girip çıktığımız olaylar; vicdan birim düalitesinin vazifeye yönelik (+) öğesinde değerler biriktirme ve dolayısıyla nefsi(negatif öğeyi) edeplendirme olanaklarıdır. Birkaç zamandır Covit-19 salgını ile bize sunulan gelişim fırsatları örüntüsünde olduğu gibi... Bu vesileyle aldığımız etkilere zihnen ve bedenen vermekte olduğumuz/vereceğimiz tepki(ler) gelişmişlik düzeyimizle ilgili ipuçları içerir. Vicdanımızın, aklımızın ve bilimin gösterdiği yoldan gitmek durumundayız. Varlığın gelişiminde bilgi uygulaması esas ise, bilimin sunduğu, bilim insanlarının önerdiği bilgileri de uygulamak aklın ve sağ duyunun gereği olacaktır.
Doğal âfetler, zorunlu ve zor yolculuklar, salgınlar vb. gibi zor zamanlarda, beşerle ilgili gizlide olan özelikler, niyetler ve karakterler ortaya çıkar.  Örneğin, üç beş kuruşluk ekstra gelir için kolonya, maske fiyatlarını beşe ona katlayan zihniyet; artık bu virüsle anlasın ki, başkalarının üzerine basarak bir yerlere çıkılmaz. Başkasını müşkül durumda bırakarak rahata kavuşulmaz. Bu dersi ne kadar çabuk öğrenirsek, o kadar çabuk çıkarız ülkece bu sıkıcı “gölge”nin altından. Böyle zor durumlar, bizleri çeşitli ve akıllıca uyum hareketleri yapmaya zorlayan sıkıntılı durumlar aslında; önceki “kıyas bilgilerimizi”(**) kullanmak ve yeni kıyas bilgileri  edinmek için güzel fırsatlardır. Zorlukları ve sıkıntılı yaşam sınavlarını(eprövleri) gelişim yönünde, “vicdan birim düalitetisi”nin(***) denge düzeyini yükseltmek yönünde fırsata çevirmeye çalışmak erdemli bilge kişilere özgü bir tavırdır. Bedenli yaşam boyunca içine girip çıktığımız bu zor durumlarda, gelişim aracımız olan bedenimizin sağlıklı ve temiz olması elbette  çok önemlidir çünkü onun aracılığıyla ve Yukarısı’nın yardım ve rahmetiyle dünyada bulunuş amacımızı gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Değerli bir araştırmacı yazarın(****) belirttiği gibi, “Hepimizin sağlıklı mutlu ve huzurlu olabilmesi için ben bugün ne yapabilirim?” diye sorarak başladığımız günlerin bol olması ümidiyle. Hepinize sorgulama, gelişim ve sağlık dolu bir hafta diliyorum.”
…………………………………………………….
(*) İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 3,50,58,60,77,101,135,180,197.
(**) Kıyas bilgileri, bir düalite ortamı olan yaşam içinde çeşitli beşerî vesilelerle zıtlıkları deneyimleyerek farkına ve idrakine vardığımız bilgilerdir. Evrensel İlliyet İlkesi’ne göre içine girdiğimiz olaylarda; örneğin, başarı-başarısızlık arasındaki ilişkiyi kıyas bilgimizle görürüz/anlarız ve idrak ederiz, iyiyi-kötüyü, olması gereken ile olmamsı gerekeni böyle fark ederiz. Bu gidiş içinde, nedenler ve sonuçlar hakkında yavaş yavaş bir takım sezgiler, anlayışlar belirir ve kıyas bilgilerinin yardımıyla bazı şeylerin idrakine ulaşırız ki; bu olgu, aynı zamanda varlığın öz bilgilerinin materyalini oluşturan görgü ve deneyim birikimidir(daha ayrıntılı bilgi için bkz. İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 122).
(***) Vicdan birim düalitesi: Olumlu duygular vicdan birim düalitesinin üst yarısında, olumsuz duygular alt yarıda sıralanmıştır. Örneğin; zıt öğelerden üstteki sevgi ise, alttaki nefrettir. Vicdan mekanizmasının alt ve üst yarıları, her türlü etkiye karşın, dengede kalmaya çalışır. Günlük yaşamda, vicdan birim düalitesinin dengesi sürekli olarak sâbit/stabil kalamaz; bu denge her bozuluşta, denge durumuna geçer. Çünkü evrensel düalite ilkesi gereğince, herhangi bir birim düalite dengesi o durumda kalamaz; “Hangi taraf fazla değer alarak düalite dengesi bozulmuşsa, dengenin yeniden kurulması için, değer almayan yana değer akar. Bu değer akışı da karşı tarafın değer düzeyini denge eşitlenene kadar yükseltir.”  Bu dengeleme / dengelenme hareketliliği içinde, vicdan birim düalitesinin olumlu zıddına her değer yüklenişinde; idrak, vazife bilgisine biraz daha yaklaşmış olur. “Vicdan birim düalitesinin olumlu zıddına değerler yüklemek”; kendini tanıma duyarlılığı içinde, bilgi uygulamasıyla idraklenme cehtini sürekli kılmakla olasıdır(daha ayrıntılı bilgi için bkz. İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 58,182,216,233).





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder