İlâhi
Nizam ve Kâinat’ta
HOTKÂMLIK ve DİGERKÂMLIK
DERLEYEN:
Selman GERÇEKSEVER
Giriş
Bedenlenmiş her dünya insanında bulunan vicdan
ve idrak, diğerkâmlık ve hodkâmlık kavramlarımızla yakından ilgilidir. Dünya
insanının, ıstıraplı ve çetin olan dünya gelişim okulunu başarıyla
bitirebilmesi için, vicdanın üst değerleriyle olan realitelerini (ki bunlardan
biri de diğerkâmlıktır) hazmetmesinin önemi büyüktür. “Aydınlanma” ve “kurtuluş”
olarak da ifade edilmiş olan bu makbul durum vicdanın alt değerlerinden (ki
bunlardan birisi de hodkâmlıktır) kurtulmakla olasıdır. Bunun da başarılması
ancak; feragat, fedakârlık ve vazife sevgisiyle gösterilecek / gösterilen
idraklenme cehtine bağlıdır. Yazımızın akışı içinde ayrıntılarına gireceğimiz “iyi
ve kötü ayrımı” ve bu konuda duyarlılığın gelişmedi de, idraklenme
cehti içinde, hodkâmlık başta olmak üzere vicdanın alt değerlerinden
unsurlarından arınmakla olasıdır. Vicdanın başta diğerkâmlık olmak üzere,
olumlu elemanları / değerleri arttıkça, birey hodkâmlık nefsaniyetini yenmek
için gerekli olan idraklenme cehti içine girebilecektir. Bu da uygulama ile
olacak bir iştir çünkü ancak idrak edilmiş bilgi, bireyi harekete geçirir.
Vicdan olumlu ve olumsuz elemanlarıyla tam bir birim düalite olarak enkarne
varlığın idrakini vazife bilgisine yaklaştıran kudretli bir mekanizmadır.
Vicdan mekanizmasında nefsâniyet elemanlarının (parçalarının, değerlerinin) çok
aşağılarındakilerden biri hodkâmlıktır. Bir birim düalite olan vicdan
mekanizmasının üst değerlerinde bulunan diğerkâmlık duygusu ve duyarlılığı ise
dünyanın (ve dolayısıyla hidrojen âleminin ötesindeki hedefimiz olan) Vazife
Planı’na yaklaştırıcı bir üst değerdir. Vicdan, söz konusu bu olumlu / olumsuz
yanlarıyla tam bir birim düalite (1) olarak enkarne varlığın idrakini vazife
bilgisine yaklaştıran kudretli bir mekanizmadır.
Enerji Yoğunlaşmaları
Dünya bedeni organizmanın hâmisi durumunda
olan evren varlığı da dâhil, her şey maddedir. Dolayısıyla, beşeri duygular /
duygulanmalar, sevgi, feragat, fedakârlık, diğerkâmlık, hodkâmlık vb.vb. gibi
kavramlar da değişik titreşim düzeyli enerji yoğunlaşmalarıdır. Bunlar da kendi
aralarında değer farklanmalarına sahiptir. Örneğin, bunlardan hodkâmlık, dünya
insanının gelişmişlik düzeyine (realitesine) bağlı olarak farklı kabalık
düzeylerinde ortaya çıkar. Yani hodkâmlık da derece derecedir. Örneğin,
sevginin hodkâmlık ile bir arada bulunan cepheleri özellikle beşeriyetin ilk
devrelerinde yaygındır. Kişinin realitesi yükseldikçe (“insanlaştıkça”) sevgi;
hodkâmlıktan arınır / ayrılır. Onun yerine, sevgide; feragat, fedakârlık,
diğerkâmlık, şefkat egemen olur. Bunlar gelişimi yükseltici ince madde
bileşimlerinin tezahürleridir.
Sevgi, olumlu yolda; diğerkâmlık cephesiyle,
vicdanın vazifeye yönelik elemanlarının desteklerken ( ve dolayısıyla gelişimde
hızlı ve idrakli yürüyüşü sağlarken); hodkâmlık cephesiyle de, nefsâniyetin
çeşitli veçhelerini uyararak gelişimin temposunu ağırlaştırır. Bu ağırlaşmanın
sonucunda; ıstıraplı gelişim koşulları ortaya çıkar. Hodkâmlığın (kaba
çıkarcılık, “hep bana hep bana”) değişik tür ve görünümlerine göre birey
ıstırap eprövlere ( yaşam sınavlarına) girer çıkar. Hodkâmlığın değişik
türleri, beşeri yaşam ve ortamlarda ; genel anlamdaki beşeri çıkarcılığın
(menfaatperestliğin) değişik görünümleri olarak ortaya çıkar. Bu durumlar
hodkâmlık nefsaniyetimizi kontrol altına almak ve yenmek için bizlere sunulan
ilâhi fırsatlardır. Birey “hodkâmlık nefsaniyeti” ni yenmek
için gerekli olan samimi cehti sergileyebildiği oranda diğerkâmlık ortaya
çıkacaktır / çıkmaktadır.
Beşeri gelişim düzeyi ne kadar aşağılarda ise,
o düzeydeki sevgiye karışan hodkâmlık malzemeleri ve titreşimleri de o kadar
fazla olur. Aksine, gelişim düzeyi (realitesi) ne kadar vicdan mekanizmasının
üst denge düzeylerinde ise, sevgi elemanı da o oranda saf ve fazilet
titreşimleriyle zenginleşmiş bulunur. Bu makbul durumun sürdürülebilmesi
sonucunda vicdan mekanizmasının / birim düalitesinin nefsâniyetle ilgili
elemanları / realiteleri hodkâmlıktan sıyrılıp, diğerkâmlık yollarında yürümeye
başlar. Vicdan mekanizmasının değerleri artık diğerkâmlığın “yüksek”
ve idrakli alanlarında oluşmaya başlar. Bu olumlu gidiş, bireydeki sevginin “vazife
sevgisi” niteliği kazanıyor olmasının işaretidir.
Kıyâsın İdrakine Varmak
Hodkâmlık nefsâniyetinin yenilmesinde kıyas
bilgilerinin önemi büyüktür. Birey beşeri gelişimde kendisine bir ilerleme
sağlatmayacak, aksine; vebal yükletecek bir kusur işlemişse, bu uygulamanın
kıyas bilgisine kendi idrakiyle varacak durumda değildir. Bu durumlarda birey
söz konusu kıyasın idrâkine varabilmesine katkı sağlayacak dış yardımlara lâyık
olur. Belli bir konuda “kıyasın idrâkine varabilmesi” için
dış müdaheleler ona ulaşmaya başlar. Birey belli bir konudaki kıyasın idrâkine
varabildiği oranda hodkâmlık nefsaniyetini yenmesi için gerekli olan gayret
içine girebilecektir. Çünkü ancak idrak edilmiş bilgi bireyi harekete geçirir.
Bu cümleden olmak üzere, kusurlarımızın
ıstıraplı sonuçlarıyla karşılaştıkça çektiğimiz sıkıntılara neden olan etmenin
ne olduğunu ancak kıyas bilgileriyle anlayabiliyoruz. Bu ilerleme de ancak,
olaylarla (“âyetlerle”le) gelen bilgilerden yararlanma becerisiyle oluyor.
Aklımızı yeterince ( daha doğrusu vicdan mekanizmasının üst değerleri yönünde)
işletmeyip, olaylarla gelen fırsatlardan (içsel gelişim olanaklarından)
yararlanmazsak, benzer durumla ama bu kez daha kaba / şiddetli bir olayla
(hattâ olaylar dizisiyle) karşılaşırız (olayların “eprövleşerek” gelmesi).
O zaman canımız daha çok yanacağı için, kıyas bilgisi elde etme olasılığımız
yükselecektir. Kıyas bilgisine varamamaktan dolayı, olayların; şiddetlerini
artırarak (“eprövleşerek”)gelmesinin bir yararı da, geçmiş eprövlerin
anılarını kıyasen yaşamaktır ki, bu da birey için kıyas bilgisine ulaşma
olanağıdır. Ulaşılan her kıyas bilgisi belli bir konuda kişiyi idrake götürür.
İdrak edilen bilgi bireyi eyleme ve yeni ( daha üst düzey) uygulamalara zorlar.
Bu olumlu gidişin sürekliliği, hodkâmlık nefsâniyetini de giderek “eritir”
Kısaca diyebiliriz ki, yine kendi yapıp
ettiklerimizin sonucu olan ıstıraplı eprövlerle karşılaşmak, bizleri kıyas
bilgilerine ve bu kıyaslarımızın idrâkine zorlar. Bu idrakler bizleri sâdece
hodkâmlıktan sıyrılıp, diğerkâmlığa doğru yöneltmekle kalmaz, varlığı özbilgi
birikimine de katkı sağlar. Başka türlü ifadesiyle, idraklendiğimiz oranda
hodkâmlıktan tamamen kurtulmasak da, hodkâmlığımızın kabalığı azalır. Hodkâmlık
ne kadar azalırsa, diğerkâmlık o kadar ortaya çıkar.
Hodkâmlık nefsâniyetinde olumluya doğru
gidişin bir başka görünümü de bireysel çıkarcılıktan sıyrılıp, başkalarının ve
toplumun çıkarlarıyla ilgilenmeye başlamaktır. Bireysel hodkâmlıktan toplumsal
hodkamlığa doğru yöneliş… İçsel gelişim bakımından bu olumlu yöneliş önce;
aile, ortak ilgi grupları, dernek, vakıf vb. gibi topluluklardan başlar.
Hodkâmlık nefsâniyetini inceledikçe; dernek ve vakıftan cemaate, ulusa,
beşeriyete ve hatta tüm varlıklara doğru artarak genişler ki, artık ona
hodkâmlık değil, diğerkâmlık demek gerekir. Bununla birlikte, gene o varlık,
kendisinden (bir üst realite varlığına göre) nefsaniyet durumunda kalır.
Bir ulusun bireyleri yalnız kendi şahsi
çıkarlarını hedef edinerek, öteki bireylerin aleyhinde hodkâmca çalışır, görevlerini
/ sorumluluklarını kötüye kullanırlarsa; her şeyden önce, o ulusta bedenlenmiş
olmalarının kendilerine sağlayacağı gelişimle / insanlaşmakla ilgili kazançları
elde etme şansını yitirmiş olurlar. Böylece hodkâmlık nefsaniyetinde, vicdan
dengelerinin alt düzeylerine / değerlerine takılıp kalarak, yeni bir takım
ıstıraplı eprövlere muhtaç durumda dünyayı hüsran içinde terk etmek
zorunluluğuyla karşılaşırlar.
İyilik ve Kötülük Duyarlılığı
Dünya insanının ıstıraplı ve çetin olan dünya
gelişim okulundan başarıyla ayrılabilmesi için, yapılacak şey; vicdan
mekanizmasının diğerkâmlığa, vazife sevgisine bağlı olan realitelerini
hazmetmeye ve nefsâniyetinin etkisiyle bırakmak istemediği hodkâmlık arzu ve
açgözlülüklerinin güçlü bağlarından kendini idrakli bir şekilde kurtarma
mücadelesidir. Bunun da başarısı ancak; feragat, fedakarlık ve vazife
sevgisiyle gösterilecek idraklenme cehtine bağlıdır. Bu mücadelede güvenli bir
gidiş, iyi ile kötünün ayırt edilmesiyle olasıdır; İyilik, vicdanın üst
realitelerini; kötülük ise, vicdanın alt realitelerini ilgilendiren durumdadır.
İyi olan ile kötü olan birbirinden sağlıklı bir şekilde ayırt edilebilirlerse,
idraklenme için vicdan yürüyüşünü düzenlemek kolay olur.
Bu bağlamda, yapılan her işin aynı anda; hem “aşağıya”,
hem “yukarıya”
zarar vermemesi gerekir ve kıstas budur: Örneğin “alt taraf”a iyilik
yapayım derken, “üst taraf” azarar vermek kötülüktür. Benzer şekilde, “üst
taraf”a iyilik yaparken, “alt tarafı” zarara sokmak gene
kötülüktür. Bu durumların ikisi de vicdan mekanizmasının dengeleriyle ilgili
sorumluluk yükler bireye (Açıklayıcı örnek için bkz. İLAHİ NİZAM ve KÂİNAT,
sayfa 201)
-------------------------------
(1) Birim düalite : Âlemde her şey bir “birim düalite” dir. Her birim düalitenin iki zıt
kutbu vardır. Bir birim dualitenin “hareketlenmesi”
, birim düalitedeki dengenin bozulmasıyla olasıdır. Dengenin bozulması (ve “hareket”in ortaya çıkması) zıtlardan birinin
tesir yüklenmesiyle olur. Bu değişiklik, aynı zamanda “değer
farklanması”dır. İşte vicdan birim dualitesinde
(mekanizmasında) korunmuş olan diğerkamlığa fazla değerin yüklenmesi dengenin
olumlu yönde bozulması; hodkâmlığa fazla değer farklanmasını ve hareketi /
etkinliği/ eylemi ortaya çıkarır.
KAYNAK
ESER :
İLAHİ NİZAM ve KÂİNAT, Bedri RUHSELMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder