Sunuş

S U N U Ş

Blog sitemde yayına hazırladığım bu metinler, insanın gerçek doğasını anlamaya ve bunun gereklerini yapmaya yönelik bilgiler içeren telif / tercüme ve derleme şeklinde çalışmalardır. Bunları yayınlamaktan amacım, kendini tanıma titizliği içinde; insanın gerçek doğasının yüceliğini ve bunun önemini benimsemiş siz değerli dostlarımla bu bilgileri paylaşmaktır.

Doğru bildiğini ilgilenenlerle paylaşmak, biliyor olmanın sorumluluğunun gereğidir. Olumlu / olumsuz her türlü eleştiriye açık olan bu çalışmamı, konuyla içtenlikle ilgili olduğuna inandığınız dostlarınıza duyurabilirsiniz. İlginize teşekkür eder, bu vesileyle aramızda oluşacak sağlıklı bir iletişim ile, insanın gerçek doğasına yönelik bilginin yayılmasına hep birlikte hizmet etmeyi umarım.


SELMAN
GERÇEKSEVER

Kasım
2 0 1 0
B u r s a

10 Nisan 2021 Cumartesi

YARI İDRAKLİ GELİŞİM DÜZEYİNDE ENKARNE VARLIĞI DOĞRU YOLDA TUTMANIN ZORLUĞU

 YARI İDRAKLİ GELİŞİM DÜZEYİNDE ENKARNE VARLIĞI DOĞRU YOLDA TUTMANIN ZORLUĞU

Hazırlayan: Selman Gerçeksever

Gelişim süreci içinde beşeri kusurlardan arınmak, böylece idraklenmek, şuurlanmak ve giderek biraz daha dünya okulundan mezun olmaya lâyık düzeye gelmek için yaşamlar boyu sanki didiniyoruz. Bu varlıksal uğraşımızda, deneyimlediğimiz sıkıntılı, hattâ azap şiddetindeki olaylar da dâhil her şey biz  varlıkların gelişimi için birer araç ve fırsat. Bu gidişin ilâhî düzene uygun olarak sürmesi için de Sebep-Sonuç Yasası(nedensellik, determinizm, illiyet ilkesi) her an devrede. Dünya gelişim okulundan mezun olup, yarı süptil arasata(1) adım atabilecek liyakate ulaşmak için beşeri kusurlardan ve “yarı idraklilik”ten(2) kurtulmak gerek. Bizleri bu varlıksal hedeften uzak tutan kusurlarımızı yinelememek için, doğru yola yönlendirici ya da bizleri doğru yolda tutucu uyaranlarla hep karşılaşırız. Bu uyaranlar, vicdan sesimiz başta olmak üzere, devre boyunca beşeriyete kutsal metinlerle gelen uyarılar, seçkin inisiyatik öğretilerin bilgileri, beşeri yasalar(hukuk düzeni), çevremizde olup bitenler vb.

Söz konusu uyaranları önemsediğimiz ve bunlardan ders aldığımız sürece doğru yolda, varlıksal ve evrensel hedefimize ulaşma yolunda başarılı sayılırız ama bunun tersi durumda ise giderek şiddetlenen ve eprövleşerek gelen uyaranlara, sıkıntılı telafilere, hattâ azap düzeyindeki uyaranlara müstahak oluruz. Tüm bunlar gelişim yolunda, beşerî kusurlarımızı telâfi vesileleri ve fırsatlarıdır. Devre boyunca beşeriyet, peygamberler ve bu düzeydeki bilgeler aracılığıyla sürekli uyarılmıştır. Bu ilâhî uyarılara aldırış etmeyen bireylerin/toplumların deneyimlediği azap düzeyindeki telâfiler hep anlatılmıştır. Bunların hepsi ve her şey ilâhî yadım kapsamında bizlerin iyiliği(varlıksal kazanımı, idraklenmesi, şuurlanması ve insanlaşması) içindir.

Kişi yapıp ettiklerinden dolayı azap verici telâfi ile karşılaşmadan önce, daha hafif sıkıntılarla(uyaran ve uyarılarla) karşılaşır ki, bunları yukarıda belirttik. Bu durum Kur’an’da şöylece ifadesini bulmuştur: “Belki dönüp yola gelirler diye, onlara büyük azaptan önce, kesinlikle daha yakın bir azabı da tattıracağız.“(Secde 21). Dolayısıyla esas olan azap değil, insana eziyet etmek değil; kusuru yinelemekten vazgeçip, doğru yola dönmektir. Görülüyor ki, esas olan, varlıkları “doğru yol”da, hak yolunda tutmak, cezalandırmak, eziyet etmek değildir. Burada doğru yol/hak yolu, yaşam planına uygun yaşamak, bu planın(Yukarı’ya verilen sözün) gereğini yetine getirmektir. Nefsin kandırmacalarıyla(iğvasıyla) ya da toplumsal koşullandırmalarla hak yolundan sapmış olan enkarne, kusurlar sarmalı içinde giderek daha büyük veballerle/telâfilerle karşılaşmaması, azap verici telâfinin sıkıntısını deneyimlememesi için sürekli uyarılır(vicdan sesi, çeşitli dikkat çekici olaylar, çevremizdeki bireylerin uyarıları, yasalar vb.)

Tüm bu yardımlardan amaç, varlığın; dünya gelişim okulunu bitirip, “yarı süptil arasat”a(1) adımını atabilecek liyakate ulaşmasıdır. Bu hedef, şimdilik dünya beşeriyeti olan bizler için en önemli varlıksal hedeftir. Yüzyıllar boyunca bu varlıksal hedefe aday olma liyakatine ulaşmak için sayısız kez enkarne olmaktayız.

....................................................

(1)      yarı süptil Arasat: İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, 307 ve devamı.

(2)      Yarı idraklilik: a.g.e.syf. 3,50,58,60,77,101,135,172,180,197. 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder