Sunuş

S U N U Ş

Blog sitemde yayına hazırladığım bu metinler, insanın gerçek doğasını anlamaya ve bunun gereklerini yapmaya yönelik bilgiler içeren telif / tercüme ve derleme şeklinde çalışmalardır. Bunları yayınlamaktan amacım, kendini tanıma titizliği içinde; insanın gerçek doğasının yüceliğini ve bunun önemini benimsemiş siz değerli dostlarımla bu bilgileri paylaşmaktır.

Doğru bildiğini ilgilenenlerle paylaşmak, biliyor olmanın sorumluluğunun gereğidir. Olumlu / olumsuz her türlü eleştiriye açık olan bu çalışmamı, konuyla içtenlikle ilgili olduğuna inandığınız dostlarınıza duyurabilirsiniz. İlginize teşekkür eder, bu vesileyle aramızda oluşacak sağlıklı bir iletişim ile, insanın gerçek doğasına yönelik bilginin yayılmasına hep birlikte hizmet etmeyi umarım.


SELMAN
GERÇEKSEVER

Kasım
2 0 1 0
B u r s a

11 Şubat 2015 Çarşamba

RUH ve MADDE ARASINDAKİ İLETİŞİM

                            RUH ve MADDE ARASINDAKİ İLETİŞİM                         Selman GERÇEKSEVER

Ruh varlığının kozmik görevi, ruhsal âlemlerle maddesel âlemler arasındaki iletişimi gerçekleştirmektir. Ruhsal âlemden maddesel âleme, maddesel âlemden ruhsal âleme tesir (bilgi) alışverişi (İLETİŞİM VE ETKİLEŞİM) enkarne ruh aracılığıyla olur. Bu iletişim sâyesinde madde de gelişir. Ruh varlığı söz konusu iletişim işlevini bedenlenerek (enkarnasyon) yapar. Enkarne bir varlık(organizma / fizik beden); ruhsal alan ile, maddesel alan arasında bir “ara plan” dır.
Bu iş tüm evrenlerde planlar(“planes”) hâlinde yapılır. Plan toplulukları halinde bulunan ruh varlıkları belirli bir zaman-mekân kesitinde, irâdesi ve iktidarı sâyesinde uyum sağladığı bir ortama yönelir (şuurunu yansıtır). Bu yönelişi belirleyen faktörler; seçme özgürlüğü, planı içindeki vazife yapma hakkı ve o zaman-mekân kesiti içindeki gelişim ihtiyaçlarıdır. Onun bu ihtiyaclarını, büyük ölçüde, özündeki bilginin (maddesel ortamdaki, günlük yaşamdaki) kullanılabilirlik yüzdesini artırma eğilimi belirler.
Bu yönelişle ruh varlığı enkarne olacağı ortamı etkisi altına alır. Kendi alanıyla yöneldiği alan arasında ortak alanı etkilemeyi “endüksiyon” yoluyla oluşturur ya da bu oluşumun zamanını bekler. Burada, zaman enerjisi ruhsal enerjinin sanki sağ kolu durumundadır… Yukarıda söz konusu edinilen iletişimin gerçekleşmesi için bu iki alanın en azından birbirine teğet olması gerekir. Bu, asgari ve yeterli şarttır. Ama iki alan çemberinin kesişip iç içe olması daha güzeldir. Bu aşamadan sonra enkarnasyon mental düzeyden fizik düzeye indirilmiş olur. Bundan sonra ruh ve madde arasındaki iletişim enkarnasyonlar süreci ve silsilesi içinde mensup olduğu planın genel vazife kapsamı içinde bir devrenin sonuna kadar sürüp gider.

İletişim Süreci İçinde
Bu şekildeki enkarnasyonlardan oluşan iletişim sürekliliği içinde ruh varlıkları hem yukarıda belirtilen yaratıcılık işlevleri çerçevesinde, hem de maddeyi geliştirmek görevinin gereği olarak kendileri için daha süptil düzeyde maddesel formlar, enkarnasyon ortamları hazırlarlar. Bu süreç içinde şu anda bile öyle madde formları vardır ki, biz onları ruh zannedebiliriz. Bu bakımdan ruhun özündeki bilgisinin uygulamasının da, maddenin gelişiminin de sonu yoktur. Ruh ve madde arasındaki bu etkileşim süreci içinde ruh, maddesel ortamlarda sürekli olarak enkarne durumdadır. Ne kadar ince düzeyde olursa olsun, ruh hiçbir zaman bedensiz (araçsız) olarak madde âleminde bulunamaz.
Dolayısıyla enkarnasyon, söz konusu evrenler boyunca sürüp giden iletişimin kaçınılmaz gereğidir ve inanç konusu olmayan bir fenomendir. Her iletişim süreci bir enkarnasyonu gerektirir. Enkarnasyonsuz iletişim olmaz. Enkarnasyon, madde ile iletişimin gereğidir ve ruh varlığı hiçbir mekânda bedensiz olarak bulunmaz. En müteal(aşkın) anlamda öz olarak da düşünsek, özün madde ile iletişimini sağlayan cevheridir. Öz olarak, ruh varlığı söz konusu iletişime geçebilmek için cevheriyle en genel anlamda zaten maddeye enkarne durumdadır.
İletişim ve Enkarnasyon
Bu genel girişten sonra; koşulları ve genel durumu bizlerce az çok belli olan şu zaman-mekanda bulunan kendimize bakalım, iletişim ve enkarnasyon açısından:
Ruh varlığı için iletişim aracının çeşitli bedenler olduğunu yazımızın giriş kısmında belirttik. Bu iletişim aracılığıyla, herhangi bir hayatta bulunurken, genel anlamda belli bir yaşam planını uygulamak için bir enkarnasyon ortamında bulunuyoruz demektir. Bu genel uygulama içinde yaptığımız işleri üç ana grupta toplayabiliriz:
1.     Yaşam planımızla ilgili uygulamalar,
2.     Eski hayatlarımızda noksan bıraktığımız işlerle ilgili uygulamalar.
Bu bakımdan ruh varlığının belli bir enkarnasyondaki yaşam planının kapsadığı iletişim alanı, geçmiş ve gelecek yaşamlarını da kapsayan bir küresellik içindedir. Yani bugünkü hayat planı uygulamamızı yaparken, bağlı olduğumuz ruhsal plan içinde vazife yapma hakkını kullanırken, zaman zaman eski realitemizle ilgili noksanlarımızı da tamamlayabildiğimiz gibi, zaman zaman da gelecekteki enkarnasyon alanımızla ortak alan oluşturma girişimlerinde (etkileme, endüksiyon şeklinde) bulunuruz. Bu anlamda, zaman zaman gelecekte yaşarız, geleceğimizi hazırlarız. Geleceğe belki de bu şekilde şimdiden mental düzeyde enkarnasyon girişimlerinde bulunuruz.
İletişim Etkinliği
Bu durumda, bizim belli bir zaman ve mekân kesiti içinde (şimdi ve burada) “iletişim alanımız” küresel bir görünüm arz eder. Sadıklar Planı bilgilerine göre % 20-25’lik, Önder Plan bilgilerine göre sekizde yedilik(*) bir konsantrasyonla, dünya bedeninde bağlıyken bile, dünya şuuruyla uzanabildiği kadar zaman zaman da olsa geçmişe ve geleceğe yöneliriz. Ayrıca ruh varlığı olarak konsantrasyonumuzun geri kalan (%75-80) kısmıyla, daha düşünemeyeceğimiz kadar çok yönlü bir iletişim etkinliği içinde bulunuyoruz ve bu etkinlik, hazırlık ve uygulama aşamalarında da tek yönlü bir iletişim tarzında lineer(doğrusal) değildir. Geçmiş ve gelecekle bağlantılı olarak sürüp gider.
Bu şekilde küresel olduğunu gördüğümüz bu iletişimin sâdece dünya bedeni ve onun uzantılarıyla gerçekleştirmeye çalıştığımız yönüne tekrar dönecek olursak; bu iletişimin kuşkusuz sağlıklı ya da sağlıksız olması söz konusudur. Burada “sağlıklı iletişim” Dünya maddesiyle % 50 oranında ve onunla özdeşleşmeden geçen bir alışverişle gerçekleşen iletişimdir. Bu bizim bu yaşamda, madde içindeyken ruhsal dünyanın yasalarını burada fizik âlemde uygulamamız gereken gerekli ve yeterli şarttır. Bu,  dengelenmiş bir iletişimdir. Maddeye kapılmadan, maddenin çekimine rağmen onun (gelişim yolunun) esiri ve oyuncağı olmadan onunla özdeşleşmeden her iki tarafın da hakkını vererek iletişimi sürdürmektir. Bu tutum “orta yolda olmak”tır (“mâkul vicdan”). Eğer bu denge, maddenin doğal câzibesinden dolayı madde lehine bozuluyorsa, o zaman “sağlıksız iletişim” söz konusudur. Sağlıksız iletişimde; öz kendimiz (özbenliğimiz) olarak kendi açımızdan düşünürsek, bize oranla madde daha çok ve hızlı gelişiyor demektir. Oysa bizden beklenen; maddeyi geliştirmek ama aynı zamanda da kendi özümüzdeki bilginin o mekânda kullanılabilirlik yüzdesini maksimum düzeye yükseltmektir. İdraklenme cehti içinde onun uygulamasını yapmak; bu şekilde, belirli bir siklus içinde (devre sonuna kadar), başlangıçtaki ahdimizi planımızla birlikte gerçekleştirmektir(2). Sonunda, “Bize söylendiği gibi olmak” tır. Eşyanın hakikatine maksimum düzeyde nüfuz etmiş olmaktır.

Hikmet ve Rahmet Istırapta…
Yukarıda belirttiğimiz istenmeyen tehlikeye karşı, bedenli ruh varlıkları olarak bizler ta eski dönemlerden beri uyarıldık. Aslında uyaran da biziz, uyarılan da… Uyaran, özbenliğimiz, uyarılan ise bedensel benimiz (organizma). Bu uyarılar (inisiyatik ve dinsel öğretiler) çerçevesinde biliyoruz ki, söz konusu iletişimimiz sağlıksız olduğu zaman, icaplar âleminde ıstırap hazır. Çünkü yine ıstıraplar sâyesinde biliyoruz ki, çoğunlukla bize ıstırap veren şeylerde hikmet ve rahmet vardır. Istırabın, ıstırap hâlinin uyanık tutucu bir etkisi var. Biraz uyanık olunabilirse, ıstırapta “sabır ve tahammül hali” vardır (ya da insan ıstırap çektiği zamanlarda sabır ve tahammül hâli içine girer) ki bu hal de insan için bağlı olduğu planından düşey tesirleri aldığı en elverişli zamandır. Başka bir söylemle, planıyla iletişimin yoğunlaştığı zamanlardır.
Sağlıklı İletişim
Bu nedenle tüm inisiyatik öğretilerde “maksatlı ıstırap” hâlinin önemi vurgulandı durdu. Çünkü şu belirli bir enkarnasyonla geçmiş olduğumuz iletişimden beklenen değişimin, gelişimin, farkındalığın, anlayışın ve uyanışın gerçekleşmesi için, söz konusu iletişimin sağlıklı sürmesi yönünde titizlik göstermek durumundayız; ya da olası ama istenmeyen bir sapma ortaya çıktığında da, ıstıraplardan yararlanma yönünde titizlik göstermeliyiz. Bir enkarnasyonla sağlanmış bulunan iletişimin sağlıklı oluşunun başka bir yan ürünü de sağlıklı bir yardımlaşma ve dayanışma bilincidir. Çünkü iletişimde, bir şeyleri (düşünce, duygu, bilgi) paylaşmak söz konusudur. “Paylaşmak” ise ancak sağlıklı bir iletişim halinde “yardımlaşma ve dayanışma bilinci” içinde olur. Bu bakımdan yardımlaşma ve dayanışmanın hedefi de iletişimdir. Bu durumda en önemli katalizör ise sevgidir. Evrensel sevgi enerjisi gereği varlıklar, enkarnasyonlar süreci içinde iletişim ile yardımlaşma ve dayanışmaya giriyorlar.
Bu durum aslında, plansal büyüklükteki ve küresellik durumundaki bir plan içinde olan en belirgin süreçtir: Planın payına düşen bilginin, tüm plan katmanları ve varlıklarınca emilmesi, pay edilmesi ve hazmedilmesidir. En güzel yardımlaşma ve dayanışma plan bünyesinde, plansal bir iletişim şeklinde ve başka planlarla da bağlantılı olarak gerçekleşmektedir. İşte bu iletişime katılma şeklimiz ve planımız hiyerarşi içindeki yerimizi ve fonksiyonumuzu belirliyor.
İletişim ve Fedakârlık
Bu iletişimin temelinde, hem plansal hem de dünyasal anlamda fedakârlık vardır. Çünkü söz konusu iletişime sağlıklı bir şekilde katılmak; maddenin üzerimizdeki câzibesini ve aldatıcı etkisini % 50’ye kadar indirmekle olur. Maddenin kendine bağlayıcı etkisini azaltmakla olur. Bu da fedakarlığı gerektiren bir zorunluluktur. Bunun için, maddenin câzibesiyle ortaya çıkan atâletten uzak olarak iletişimin gereği olan aktiviteye önem vermekte yarar vardır. Evrenlerde “aktif etmen” ruhtur. Bu nedenle hem bedenli ruh varlığı olarak, hem de “iletişim” in doğal gereği olarak, kendimizi her an hatırlar halde aktif tutmaya özen göstermeliyiz. Başka bir söylemle, maddeyle iletişim hâlinde bulunduğumuz şu durumda etkinliğimiz ne kadar yoğunsa, iletişimimizin kalitesi de o denli yüksek olacak demektir.
…………………………
(*) SADIKLAR PLANI TEBLİĞLERİ, Ruh ve Madde Yayınları, İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, Ruh ve Madde Yayınları
(1)      Zaman Enerjisi kozmozun dört temel enerjisinden biridir, öteki üçü ise; ruh, hayat ve fizik enerjilerdir ki bunların hepsinin yönetimi ruhsal enerjinin elindedir. Ruh varlığı yaratıcılık işlevini zaman enerjisi aracılığıyla gerçekleştirir. Her şey, ruhun gözetiminde ve yönetiminde olarak (kuşkusuz, İlahi İrade Yasaları çerçevesinde olmak üzere) zaman enerjisinin etkisiyle; gelişir, değişir ve olgunlaşır. Ruh varlığı, bilgisini, belli bir mekânda Zaman Enerjisi aracılığıyla tezahür ettirir; ama önce, o mekânı  bilginin orada tezahürüne elverişli duruma / kaliteye getirir. Yazımızın temasını oluşturan alan oluşumlarında da Zaman Enerjisi temel ögelerden biridir. Bir alanın oluşumunda Zaman Enerjisi birinci ögedir; ötekiler ise mekân ve varlıktır. Zaman, Mekân(fizik) ve Varlık(lar) üçlüsü bir alan / zemin oluşumunun olmazsa olmaz üçlüsüdür. Bir ruhsal planın zeminin de bu üçlü oluşturur.   
(2)      Ahdimizi bozmamamız konusunda Kur’an’ da bile yer yer uyarılar vardır(Fetih 10).  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder